Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

BİR UZMAN GÖZÜYLE 15 TEMMUZ’UN HAYATIMIZA YANSIMALARI..

2016 yılının tarihe damgasını

2016 yılının tarihe damgasını vuracak en önemli olayı hiç şüphesiz 15 Temmuz gecesi yaşanan hain darbe girişimi. Uzun yıllar boyunca devletin her kademesine kimi zaman sinsice, kimi zaman ise alenen yerleşen ve her dönemde siyasileri çıkarları uğruna kullanan Paralel Devlet Yapılanması hain FETÖ çetesinin, 15 Temmuz gecesi kalkıştığı darbe girişimi Türk milletinin tarihi karşı duruşuyla başarısızlıkla sonuçlandı.

People stand on a Turkish army tank in Ankara, Turkey July 16, 2016. REUTERS/Tumay Berkin

Etkileri ve sonuçları belki yıllar sonra daha iyi anlaşılacak olan Paralel Devlet Yapılanması hain FETÖ kalkışmasının toplum nazarındaki travmasını Sosyolog ve İletişim Uzmanı Hacer Ömür Efe ile konuştuk. Aynı zamanda blog yazarlığı da yapan toplum uzmanı Sosyolog Efe, 15 Temmuz hain darbe girişimine ilişkin önemli tespitlerde bulundu.

15 temmuz kalkismasi degerlendirme 4Yerel Gazete: 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin yaratmış olduğu toplumsal travmayı nasıl tarif edebiliriz?

Sosyolog ve İletişim Uzmanı Hacer Ömür Efe: Darbe girişiminin yarattığı toplumsal travma hakkında sağlıklı yorum yapabilmek için, olayın üzerinden hatırı sayılır bir süre geçmiş olması gerekir. Darbe girişiminden sonra geçen üç ay zarfında edindiğimiz izlenim üzerinden yorum yapmak çok da sağlıklı olmaz. Esasen bu girişimin İstanbul ve Ankara ile sınırlı olmasından dolayı, bu olay Türkiye’nin tamamında halk üzerinde aynı etkiyi yaratmadı. Üstelik İstanbul halkı ile Ankara halkı farklı deneyimlerden oluşan bir gece yaşadı.

15 temmuz kalkismasi degerlendirme 3Köprüler trafiğe kapatıldı, tanklar köprü üzerinde halka ateş açtı, meclis bombalandı, ülkenin can damarı bazı kurumlara saldırılar gerçekleştirildi. Prensip olarak iki şehirdeki halkın darbe girişimini algılayış tarzı üzerinde kıyaslama yapmak doğru olmasa da, açıkça görüldü ki Ankara halkının özellikle F16 uçaklarının saldırı yaptığı bölgelere yakın oturan kesimi yaşananlardan çok daha ağır etkilendi. Kısacası o gece patlayan bombalar, havada turlayan F16 jet uçakları, gerçekleştirilen baskın ve operasyonlar, tanklar, ölümler, şehit haberleri, toplumun duygu durumunun sert bir şekilde zarar görmesine neden olmuştur.

Çatışmaların olduğu bölgelerde gece boyunca saatlerce makinalı tüfek ve jet seslerini işitenlerden kimilerinin jetler alçak uçuş yaptığı sıralarda evleri sallandı, oluşan ses patlamalarını bomba zannettiler ve dehşet içinde olan biteni izlediler. Bu olaydan herkes kendi iç dünyasında farklı şekillerde etkilendi ve herkes o geceyi farklı şekilde deneyimledi. Sabaha kadar geceyi sokakta geçirenler, evlerini terk edenler, sığınabileceği güvenli bir yer arayanlar oldu. Sabah olduğunda ise bir çok insanın kafası soru işaretleriyle doluydu, bir gece önce ne olduğunu anlayamadığı gibi ne yapacağını da bilemiyordu.

Bugün birçok insanın konuşmalarında, yüz ifadelerinde ümitsizlik var. Hayattan beklentilerini çok azalttılar. Ülkeye, devlete inançları sarsılmış durumda. Örneğin benim yakın çevremde ev almak için para biriktirenlerin bazıları bu tasarruftan vazgeçmiş. Ümitsiz bir duygu haliyle yarın ne olacağını bilemiyor, öngöremiyor olmaktan dolayı hayatlarını planlamaktan kaçınıyor ve günü kurtarmaya bakıyorlar. İnsanlar arasında aktif olarak yurt dışında yaşam olanağı ve iş arayanlar artmış durumda. Çünkü artık uzun vadede işlerin yoluna girmesinin zor olacağını düşünüyorlar.

Toplumda FETÖ ile aşağıda sayacağım çok insani sebeplerden dolayı bir dönem bağlantısı olmuş bir kesimde giderek bulaşıcı bir hastalık gibi yayılan bir korku hakim; bir ilişkimiz olmadığını nasıl ispatlarız korkusu. Örneğin esnaf, vaktiyle kurban bayramında kurban vermiş, “çocuk okutuyorlar” diye yardımda bulunmuş. Veya Anadolu’da bir öğrenci, dershanesine gitmiş, okulunda okumuş.  Bir bağı olmasa da şimdi “ben alakam olmadığını, kendi halinde birisi olduğumu nasıl anlatırım” diye korkuyor. Bu olayın birey ve toplum üzerindeki etkisi yıllar boyunca devam edecek. Ülke ve sistem üzerindeki etkisi ise daha da uzun süre kalacak gibi görünüyor. Diyebiliriz ki bu darbe en çok toplumumuza zarar vermiş ve toplumun ruh halini, etkileri uzun süre silinmeyecek şekilde bozmuştur.

Yerel Gazete: 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin tarihimizdeki geçmiş darbelere kıyasla toplumsal hafızadaki yeri ne olmuştur?  

15 temmuz kalkismasi degerlendirme 5Sosyolog ve İletişim Uzmanı Hacer Ömür Efe: Tarihimizde darbeler, ardından gelen siyasi iktidarların hazırlayıcısı olmuştur. Bundan önceki tüm darbelerin ortak yönü, bıraktıkları kalıcı etkilerden dolayı darbe kültürünün sürekli hale gelmesine sebep olmasıdır.  Bu deneyimden yola çıkarak, muhtemelen belli bir süre sonra iktidarın el değiştirdiğini görmemiz gerekiyor. Ancak bugüne kadarki darbeler hükümetleri düşürmüş olmasına karşılık, 15 Temmuz darbe girişimi çok kısa bir sürede bastırılmış ve ertesi gün, hükümet faaliyetlerine kaldığı yerden devam etmiştir.

15 Temmuz’a gelene kadar tüm darbeler sabaha karşı başlamış, eş zamanlı olarak iktidar ve muhalefet partisi liderleri gece vakti evlerinden alınarak tutuklanmış, parlamento feshedilmiş, demokratik yönetime el konmuştur.. Ancak bu darbe girişiminde hükümetin ileri gelenlerine yönelik tutuklama gerçekleşmemiştir. Girişim 12 saatten kısa bir zaman zarfında bastırılmış ve sabaha kadar ülkenin tamamında genel asayiş yeniden sağlanmıştır.

15 Temmuz darbe girişiminin diğerlerinden farkı, süreç içindeki her gelişmenin anlık olarak tüm ülke halkı tarafından gerek internet siteleri ve sosyal medya vasıtasıyla, gerekse televizyon kanallarından sıcağı sıcağına naklen izlenmiş olmasıdır. Darbe girişiminin başlangıç saati itibariyle halkın ekranları başında olduğu bir saate rastlaması, bütün gelişmelerin şaşkınlık ve dehşet içerisinde takip edilmesine sebep olmuştur. Diğer yandan, geçen yıllar, darbe girişimlerine karşı halkta negatif toplumsal hafıza oluşumuna sebep olmuştur. Özellikle siyasi tercih olarak Ak Parti’yi destekleyen muhafazakar ve MHP destekçisi ülkücü kesimin Cumhurbaşkanının sokağa çıkma çağrısı sonrası evlerinden sokaklara çıkarak verdiği tepki bu negatif toplumsal hafızanın etkisinden kaynaklanmaktadır.

Yerel Gazete: Sosyo-ekonomik açıdan 15 Temmuz’un etkileri nasıl değerlendirilebilir?

Sosyolog ve İletişim Uzmanı Hacer Ömür Efe: Ekonomi yönünden baktığımızda, darbe girişimi sonrası yeni bir 2001 veya 2008 krizi ile karşılaşmamış olmamız dikkat çekicidir. Ancak burada Türkiye’nin şansı, dış konjonktürün büyük ölçüde halen lehimize işlemesinden kaynaklanmaktadır. Örneğin FED’in henüz faiz arttırmamış olması, Avrupa’da gözle görülür bir ekonomik toparlanmaya rastlanmaması, uluslar arası piyasalarda belirgin bir yükselme olmaması nedeniyle döviz piyasalarında Türk Lirasının aleyhine bir gelişme ya da bankalarda Merkez Bankası’nın aldığı önlemler sayesinde şu veya bu şekilde likidite sıkıntısı yaşanmamıştır. Ancak ülke içinde sosyolojik olarak halkın bakış açısına odaklandığımızda aynı iyimser havayı göremiyoruz. Bundan dolayı, ne anlama geldiğini yukarıda detaylarıyla açıkladığım toplumsal travma olarak adlandırdığımız bir olgu ile karşı karşıyayız. Yaşanan bu travmanın toplumsal hayatımıza yansıma ihtimali olan sonuçlarını ise ileride uzun vadede deneyimleyeceğiz.

Yerel Gazete: 15 Temmuz’un siyasi sonuçları nasıl tezahür edebilir?

Sosyolog ve İletişim Uzmanı Hacer Ömür Efe: Her olgu kendi karşıtını bünyesinde barındırır ve her eylem doğurgan bir karaktere sahiptir. Bu hipotezi 1980 darbesine uyarlarsak, 80 öncesi sol partiler iktidarda iken, Atatürkçü karakterdeki 80 darbesi sonrası muhafazakar ve halkın dini duygularını hedef alan, din olgusunu siyasileştiren iki oluşum filizlenmiştir. 80 darbesinin ardından, önce iktidara gelen merkez sağ partiler, 20 yıl zarfında giderek güçten düşmüş ve yerini 70’lerin Milli Görüş Hareketinin devamı olarak görülen Ak Parti iktidarına bırakmıştır. Diğer tarafta ise daha ılımlı İslam karakterli Fethullah Gülen hareketi, 80’li yılların başlarından itibaren giderek daha fazla taraftar kazanmaya ve belli bir kesim tarafından benimsenmeye başlamıştır.

Bugün yaşanan ise, Atatürkçü ve laiklik taraftarı görünümdeki kamuflajla Fethullahçı darbe girişimi olarak tarihte yerini almıştır. Eğer bu darbe gerçekleşseydi, sonucu hipotezimize göre kendisine zıt yapıda bir oluşum şeklinde görmemiz ihtimal dâhilindeydi. Ancak gerçekleşmemiş olması nedeniyle kesin bir tespitte bulunmak mümkün değil. Bu gibi olaylar sonrası, sebep-sonuç ilişkilerinin daha iyi kavranabilmesi için olayın üzerinden orta vadede belli bir süre, örneğin en azından birkaç yıl geçmesi şarttır ve ancak o zaman doğru bir eleştiri yapmak mümkün olacaktır. Yine de şurası kesindir ki darbe girişiminin yankıları, askeriyede, bürokraside, eğitim sisteminde bıraktığı izler, uzun yıllar boyu silinmeyecektir. Türkiye için bundan sonraki gidişat laik, demokratik, özgürlükçü ve fakat mili yönü kuvvetli, üretim ağırlıklı ekonomiyi teşvik eden siyasi erklerin iktidarı olmalıdır.

Yerel Gazete: O geceye dair genel anlamda diğer fikir ve düşünceleriniz…

Sosyolog ve İletişim Uzmanı Hacer Ömür Efe: Darbe haberi yayıldığında, darbe deneyimi olan insanlar “bu saatte ve böyle darbe olmaz” dediler inanmadılar. FETÖ örgütünün dış destekli darbe girişimi olduğu ortaya çıkınca, bir kısım sol eğilimden gelen halk buna Feto-Erdoğan çatışması diyerek bu çatışmaya müdahil olmak istemedi. Darbe olabileceği kanısında tereddütlü veya buna meyilli halkın büyük bir bölümü teslimiyetçi bir tavırla bankamatiklerin önünde kuyruklar oluşturdular, marketlere alışverişe koşturdular. (darbenin başarılı olması halinde, kendisine diretilen antidemokratik diktaya hazır olmanın ve teslim olmaya hazırlanmanın kanıtıdır)

CHP ve MHP genel başkanları darbe karşıtı açıklama yaptığında, Cumhurbaşkanı insanları sokağa çıkmaya davet ettiğinde, gece yarısı darbeye karşı direnmenin koşulları ve cesareti oluştuğunda, basın ve sosyal medyanın algı yönetimi, sokağa dökülen halk Türkiye’nin demokratik parlamenter sistemini ortadan kaldırmaya yönelik saldırının aksine AK Parti hükümeti ve Tayyip Erdoğan’ı merkeze oturttuğunda, demokrat, sol eğilimli, entelektüel ve AK Parti hükümetinden nemalanmamış, beslenememiş kitleler Tayyip Erdoğan sloganlarının iticiliği ile ya sokağa çıkmadılar ya da evlerine geri döndüler.

Medyayı iyi takip eden, Türkiye ve dünya konjonktörünü okuyabilen kitleler, her ne kadar darbenin Atatürk ilke ve değerlerini merkezine alan ‘yurtta sulh konseyi’ adıyla duyurulmuş olmasına rağmen, Atatürkçülüğün darbenin kılıfı yapıldığının farkındaydı. 12 Eylül darbesi de Atatürkçülükle yapılmış, lakin cezaevlerinde Atatürkçülük, tutuklu siyasiler, sol eğilimliler ve masumların üzerine sopa olarak inmiştir. Bu vesile ile Atatürkçülük nefret merkezi haline getirilmiştir.  15 Temmuz darbesindeki Atatürkçü devrimci değerlerin öne çıkarılmasının amacı da budur.

Darbe girişimi sonrası OHAL ilan edilmesi, KHK lar vasıtasıyla birçok şirket ve kuruma kayyum atanması, el konulması, kapatılması, binlerce sivil, polis, asker, hakim, savcının tutuklanması, hükümetin meclisten geçiremeyeceği birçok kanunu işletmesi, devletin her kurum ve kuruluşuna sızmış FETÖ örgütünün hiçbir siyasi partiye sızmaması ve hiçbir partilinin bu yafta ile ihraç edilmemiş olması, başkanlık sistemi tartışmasının yeniden konuşuluyor olması darbe girişimi sonrası meydana gelen çok manidar ve düşündürücü gelişmelerdir.

Reklamı Geç