Nöbetçi Eczaneler
Kadın cinayetleri ve şiddet olaylarına her geçen gün yenileri eklenirken, önceki gün Şile’de boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından hunharca bıçaklanarak katledilen Gözde Çelen’in öldürülmesine kadın platformları Madenler Meydanı’ndan ses yükseltti. Bir çift kadın ayakkabısı önüne karanfil bırakan kadınlar, ‘Onun daha yürüyecek yolu vardı’ dediler. Geçmiş dönemlerde Ak Parti Çekmeköy Kadın Kolları’nda görev yapan Gözde Çelen’in katledilişini protestoya gelen kadınlar arasında HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ve CHP İlçe Kadın Kolu Başkanı Saadet Çertez de vardı.
Henüz 33 yaşında olan 2 çocuk annesi Gözde Çelen daha hayatının baharındaydı. Boşanma aşamasında olduğu Sancaktepe’de yaşayan eşi tarafından konuşma bahanesiyle Şile’ye götürülerek 8 yerinden hunharca bıçaklandı ve Ümraniye Devlet Hastanesi’nde verdiği yaşam mücadelesini kaybederek aramızdan ayrıldı. Biri 8 diğeri 10 yaşında iki çocuğu bulunan Gözde Çelen, Yalova’da toprağa verildi. Bir markette müdürlük yapan Gözde Çelen’in Ak Parti Çekmeköy Kadın Kolları’nda geçmiş dönemlerde görev yaptığı öğrenildi. Gözde Çelen için Madenler Meydanı’nda dün bir protesto ve basın açıklaması yapan kadın platformları ‘artık yeter’ diye haykırdı. Gözde Çelen’in katledilişini protestoya gelen kadınlar arasında HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ve CHP İlçe Kadın Kolu Başkanı Saadet Çertez de vardı. Bir çift kadın ayakkabısı üzerine karanfil bırakan kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’ne dikkat çekti. Yağmur altında yapılan basın açıklamasında şunlar kaydedildi:
“Geçtiğimiz gün, boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından katledilen, komşumuz Gözde Çelen için bir araya gelmiş bulunmaktayız. Her gün, haberlerini aldığımız binlerce kadın cinayetinden biri olan Gözde Çelen’in, öldürülmesine ilişkin ayrıntılar basında yer aldı. Cani katil, yani Gözdenin çocuklarının da babası olan 11 yıllık kocası, Gözde’ye, ya benden boşanmayacaksın, ya baba evine döneceksin ya da öleceksin buyurmuş. Erkek egemen sistemin ve zihniyetin sonucudur bu. Bu zihniyet kadını kendine tabii kılmak istiyor en ufak itirazda ise şiddete başvuruyor. Bu yüzden kadınlar şiddetin her türlüsüne maruz kalıyor. Aile bütünlüğünün korunması adına yapılan bütün politikalar, yasalar, söylemler, ceza indirimleri kadınların kurban edilmesine yol açıyor.
Kadınlar, sırf hayır dediği için, boşandığı, ayrıldığı veya hiç birlikte olmak istemediği için öldürülüyor ve öldürülmeye devam ediyor. Boşanan kadınları sapkın hayatlar yaşamakla suçlayanlar, boşanmalarını ne pahasına olursa olsun engellemek için mecliste komisyonlar kuranlar, Aileleri parçalatmayacağız diye dört bir yerden açıklamalar yaptıranlar, nafakayı kaldırmak için yasa hazırlıkları yapanlar, Şiddete ilişkin koruma kararları almamızı sağlayan 6284 sayılı yasayı kaldırmak isteyenler, İstanbul Sözleşmesi’nden devletin imzasını çekmesini sağlayanlar, Öldüreni değil, öleni suçlayanlar, katilleri, yargılamadan, hak ettikleri en ağır cezaları vermeden, toplum içine bırakanlar, Katledilen kız kardeşlerimizin cinayetlerinin sorumlusudur.
Daha Nisan ayının, 10. gününü geride bıraktığımızda 13 kadın cinayeti yaşandı. Geçtiğimiz ay, yani mart ayına 24 kadın cinayeti işlendi. 19 da şüpheli kadın ölümü var. Her gün en az bir kadın cinayeti var arkadaşlar, her gün en az bir kadın, kesilerek, boğularak veya ateşli silahlarla öldürülüyor. Geçtiğimiz ayın verilere göre öldürülen 24 kadından 12’si ayrılmak-boşanmak istemek, reddetmek, kıskançlık gibi hayatlarına dair karar aldıkları bahanesiyle öldürüldü. Bu bahaneleri meşrulaştıran, “Kadınlar kendi hayatları üzerinde dahi söz sahibi değildir” diyen bu kararlara karşı mücadelemiz sürecek, hiçbir kadın asla yalnız yürümeyecek!
Buradan bir kere daha ilan ediyoruz. Bilinsin ki yasta değil, isyandayız!
Hukuki güvencemiz olan İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyeceğiz.
Şiddete alışmayacağız, her türlü ise mücadele edeceğiz.
Katledilen kız kardeşlerimizin davalarının takipçisi olacağız.
Bir araya gelecek, örgütlenecek, güçleneceğiz.
Yaşamımızın elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz, her bir girişimin en ağır biçimde cezalandırılmasını sağlayacağız. Toplumsal cinsiyet eşitliği istiyoruz, yasaların etkin işletilmesini istiyoruz. Ve tekrar ediyoruz, İstanbul sözleşmesi yaşatır, İstanbul sözleşmesini istiyoruz.”
