Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Dr. N. Linda Fraim

Kadınlara Şiddet Yettiniz be Gari!

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yapılan çalışmalar her ne kadar önleme odaklı olsa da bu çalışmalar sistematik bir şekilde eksik ve uygulamada yetersiz kalmaktadır gerek yasal boyutu, gerek rehabilitasyon boyutu ve gerekse de toplumsal boyutu ile. 

Kadınlara ve çocuklara karşı uygulanan şiddeti henüz tam önleyebilmiş veya durdurabilmiş değiliz. Ülkemizde yaklaşık 38 milyon kadın bulunmaktadır ve neredeyse her 6-7 kadından bir tanesi kocasından, partnerinden, ailesinden ya da çocuğundan rutin bir şekilde şiddet görmektedir. Gazete ve ana haber bültenlerine baktığımız zaman bu rakam nedense çok daha yüksekmiş gibi. 

Ne yazık ki ülkemizde yaşanan ve pekiştirilen şiddet davranışları artık pandemik boyutuna ulaşmış durumda. Daha iyi şartlarda bu duruma bir çare ve çözüm bulunabilmesi için “Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi” yasası 20 Mart 2012 tarihinde yürürlüğe girdi.

Bununla birlikte şiddet mağduru olan kadınlara çeşitli destek ve hizmetlerin sağlanması amaçlandı fakat artan şiddet vaka sayısına ve sonuçlara baktığımızda yasanın hem işlevselliğini hem de etkinliğini alanda çalışan bir uzman olarak sorgulama ihtiyacı hissediyorum.

Fiziksel şiddete maruz kalan kadınlar çeşitli psikolojik sonuçlarla yüz yüze gelmektedirler. Benlikleri zedelenmekte, özgüvenleri kaybolmakta, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu yanı sıra geniş bir yelpazeye yayılan çeşitli psikolojik sorunlar yaşamaktadırlar. 

Fiziksel şiddetin psikolojik sonuçlarının sadece şiddet mağduru olan kadının kendi başına yaşamış olduğu bir olgu olarak düşünülmemelidir. Evet, birinci elden kadın yaşıyor ancak yaşanan travmanın etkileri de hem ailesine hem de çocuklarına, varsa sosyal çevresine ve bir yerde çalışıyorsa da çalıştığı işyeri ve iş performansına da uzanmaktadır. 

Şiddet mağduru kadın yetkililere sığındığı zaman sosyolojik açıdan her şey bitiyor mu? Ne yazık ki hayır. Yetkililer önlem almaya çalışsa da sonuçlar yine olumsuz. Sığınma evlerine gitmeye çalışan kadınların eşi bir şekilde onlara ulaşabiliyor ve yaşanan şiddet döngüsü yaşanmaya devam ediyor ta ki şiddeti uygulayan kişi kadını öldürüyor ve akabinde de yasal süreçlerle uğraşmamak için de kendini öldürüyor. 

Peki alanda çalışan uzmanlar olarak bizlere ne gibi görevler düşüyor ve neler yapmalıyız? Tabii ki şiddete baktığımız zaman tek yönlü olarak bakamayız çünkü ne şiddetin oluşumu ne de sonuçları düz mantıktan ibaret değil. Dolayısıyla çoklu faktörlerden oluşan bir yaklaşımı ele almak zorundayız. 

Dahası mutlaka kurumlar arasında dayanışma ve işbirliği yaparak çalışmak zorundayız. Bunlar göz önünde bulundurarak özel ekiplerin kurulması gerekiyor – gerek Bakanlık nezdinde, gerekse de belediyeler bünyesinde. 

Kadın eşi şiddet uyguluyor diye şikayetçi olduğu zaman sadece ifadesi alınıp serbest bırakılmamalı çünkü bu sefer adam sinirlenip, öfkelenip kadına tekrar saldırıyor ve bu sefer de kadını öldürüyor akabinde de kendini öldürüyor. Bunlar olmamalı. Bu konuda yurtdışında başarıyla uygulanan sistemler var ve örnek alınmalı diye düşünüyorum.

Şiddet mağduru olmak utanılacak bir durum değil… Önemli olan yaşanan mağduriyet sonucunda doğru destekle daha güçlü bir birey olarak ayakta durmak ve hayata devam etmektir. Tabii ki kolay bir süreç değil ve burada bunu yazmak tabii ki yapmaktan çok daha kolay.

Ancak, bu yurt dışında mümkün ise neden ülkemizde mümkün değil? Neden ülkemizde etkin uygulamalar sadece kağıt üzerinde kalıyor? Neden bu konudaki yasalar göz ardı ediliyor? Sanırım cevaplanması gereken çok soru var ama siz siz olun, hiçbir şekilde şiddete sessiz kalmayın! Bir gün siz de şiddet mağduru olabilirsiniz… 

Malum şiddet cinsiyet ayrımı yapmıyor – kadınların mağdur olduğu gibi erkekler de mağdur olabiliyor. Sizin başınıza böyle bir şey gelse – dilerim ki gelmesin – ne yapardınız? Sizin için nelerin yapılmasını isterdiniz? Sizin için kimin ya da kimlerin savaşmasını isterdiniz? Hiç kimseniz olmasaydı sizi koruyacak, kollayacak ne yapardınız? Bunlar cevaplaması zor olan sorular ama aklınızın bir köşesinde kalsın.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç