Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Türk, Türkçe ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ipi mi çekiliyor?

Sabri Şenel’den Türklük, milli egemenlik, PKK ile mücadele, Lozan ve

Sabri Şenel’den Türklük, milli egemenlik, PKK ile mücadele, Lozan ve Sevr gerçekleri üzerine güçlü bir uyarı yazısı: “Türk ve Türkçe giderse, Türkiye de gider!”

İşte o Cumhuriyet makamlarına millî egemenlik, millet ve demokrasi sayesinde gelenler, millet iradesine ve partililerine en küçük saygısı olan liderler, milletin geleceği hakkındaki kararı millete danışarak verirler.
Bizim komisyonumuz, ittifakımız ve baş tacımız; her namuslu insanımızla yüce Türk milletidir.
Adı “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” komisyonudur.
İşte millet; onuru, şerefi, haysiyeti, namusu, şehitlerin emaneti millî kimliği Türklüğe sahip çıkarsa, bunun önünde ne Öcalan ne Trump hiç kimse duramaz.

Yoğurdu icat eden Türkler… Adamın biri önce yoğurdumuzu “Chobani” markasıyla ABD’de Yunan’a peşkeş çekti. Ardından FB’ye sponsor oldu. Sonra “Türkiyelilik” masalıyla Türk’ü peşkeş peşinde!
CHP altı okundan biri, MHP parti adı ve 9 Işık’tan biri milliyetçiliktir. Türklüğü millî kimlik değil, etnik kimliğe indirgeyen, Türk’e yeni ortaklar getirenler neyin milliyetçisidir?
Türk devletine yeni ortaklar getirmek için Öcalan’ın talebiyle kurulan komisyon toplantıları gizli değil, açık toplantı ve oylama yapılmalı, millet de bunu TV’lerden canlı görmeli. Türk’ün adını silen nasıl milletvekili olur?

Dün katil Şeyh Sait ve katil Seyit Rıza kaybetti, bugün Öcalan da kaybedecektir.
Büyük İsrail ve Büyük Ermenistan’ın çilingir anahtarı: Büyük Kürdistan; emperyalist Rus ve İngiliz projesidir.
Dünkü kuklaları Şeyh Sait ve Seyit Rıza’dır. Bugün ise ABD, İngiltere ve İsrail kuklası Öcalan, BOP ve yerli iş birlikçilerdir.
Şeyh Sait ve Seyit Rıza kaybetti. Öcalan da, ağababaları da kaybedecektir.
Bu rövanşı şehitlerin ölümsüz ruhu kazanacak. Katiller ve katilseverler kaybedecektir.

Balkanlar’a, Kafkaslar’a, Anadolu’ya Türklüğü ve İslam’ı yeniden taşıyan Ahmet Yesevî, “Din tercih, Türklük kaderdir” diyor.
Türk silinirse Kürt kalır mı, İslam kalır mı? Bu nasıl milliyetçilik, muhafazakârlık?

Osmanlı’dan başlayıp Yunan, İngiliz işgali bitene kadar her türlü etnikçilik (Sırpçılık, Bulgarcılık, Pontusçuluk, Kürtçülük vb.) özgürlük; Türkçülük ise ırkçılık, kâfirlik olarak iftiraya uğruyordu.

TÜRK, TÜRKÇE, TÜRKİYE VE CUMHURİYET’İN İPİ Mİ ÇEKİLİYOR?
Biz bu günleri öngörüp yazdığımızda bize çapsız, ufuksuz, parti bağnazları sallayıp hakaret ediyordu.
Haysiyeti, onuru olan bugün uyarı yapıp halkı çıkanlardan özür diler.
Demek ki sizin derdiniz Türk, Türkçe ve Türkiye değil; layık olamadığınız partilerden şahsi beklentiniz.
İşte bu beş kuruşluk ikbal taklacılığınız umarım ülkenin felaketi olmaz.

Türk’ün, Türkçenin, Türkiye’nin ve Cumhuriyet’in ipi mi çekiliyor?
Fransızım, Alman’ım, İngiliz’im, Rus’um vb. denecek ama bu ülkenin her insanının ortak millî kimliği “TÜRKÜM” diyemeyeceğiz, öyle mi?
Yazıklar olsun size, yuh olsun ses çıkarmayana, yuh olsun!
Biz Türk’üz! O zaman siz kimsiniz? Kriptolar, Türk düşmanları: “Ne mutlu Türk’üm diyene!”

NEYİNİZ ORTAK OLACAK?
Türk’ü, Türkçeyi silip ortak bir Arap-Kürt federasyonu yolunu açmaya çalışanlar, Atatürk’ü ve eserini tasfiye etme peşinde.
Sahi hangi müşterek değeri ortaya koyacaksınız?
Ortak bir dil (Türkçe), ortak bir bayrak, ortak bir vatan, ortak bir devlet, ortak bir İstiklal Marşı’nı kabul etmeyenle neyin ortaklığını kuruyorsunuz?

Atatürk öyle bir deha ki; Türk düşmanı, Türkçe düşmanı olana bile Türkçe konuşturdu.
Okuma yazması olmayan zır cahilleri kitapla ortak bir dille buluşturdu.
Güneydoğu’da bile kırk lehçe ve dil konuşuluyor.
Türkiye ve bölge Türkçe anlaşıyor zaten. Atatürk öncesi bölgede okuma yazma oranı binde yedi, hatta yer yer köylerde sıfırdır.
İşte Cumhuriyet bu zifiri karanlığı aydınlatmanın adıdır.
Feodal ağalardan o topraklar, toprak reformu ile fakirlere verilecekken onu öldürdüler.
Atatürk’ü çok çok ararsınız, vefasız, nankör, ihanet takımı.
Ama o, kabrinden Türk milletini aydınlatmaya devam edecektir.

180 derece U dönüşünün sebebini soracak medeni cesaret yoksunu, particilik dava edebiyatı yapanların samimiyeti tartışılır.
Oyunu ver, partini değiştirme ama her dayatılanı hazmetmek nasıl bir ruh hali ve mecburiyettir?

MİLLETVEKİLİ YEMİNİ, CUMHURİYETE BAĞLILIK YEMİNİ DEĞİL MİDİR?
Cumhuriyetin temeli paradigmasını BOP, ABD, AB, Öcalan dayatması ile değiştirmeye teşebbüs eden meclise Türk milleti asla izin vermez.
Kamuoyu yoklamalarının tamamı açık ara bunu reddediyor. 400 milletvekilini aşan bir rakam mümkün değildir.
Ama birkaç kişinin iki dudağı arasından milletvekili seçilen irade, milletin değil; birkaç kişinin iradesini yansıtır.
Tekrar milletvekili seçilme hesabı, milletvekilini baskı altına alsa da o milletvekili liderin değil, milletin vekili olmalıdır.
Milletin iradesinden korkmayan 400 hesabı yapmadan millete gider, sonuca razı olur.
Milletvekili yemini mevcut anayasaya ve Cumhuriyetin temel niteliklerine bağlılık yeminidir.
Oluşturulan ittifaklar, lütfedilen milletvekilleri, Türk milletinin kaderiyle oynama hakkı vermez.
Demokratik, adil, eşit şartlarda geçecek, devlet imkânlarının dayatılmadığı bir seçim ya da referandum sonrası ortaya çıkacak irade ile Türk milleti devleti yoluna devam etmelidir.

TÜRKİYE’NİN KÜRT SORUNU YOKTUR!
Dün İngiliz, Rus; bugün her türlü emperyalistin ihdas ettiği, teşvik ve destek verdiği bölücülük sorunu vardır.
Geri vites yapanlara yazıklar olsun!

TAHTI İNŞA EDERSİN AMA BAHTI ASLA!
Bugün “vatan kurtaran komisyon” tiyatrosu oynayanları yarın evlatları, torunları nasıl anacak?
Türk millî hafızası, mahşerî vicdanda kayıt yapıyor.
İktidar, güç, konfor, imkân taht inşa edebilirsiniz ama bahtı Allah bilir.
Tarih çağıracağını çağırır, Mevla büyüktür!

EY MİLLET EVLADI! YA SİYASİ TASFİYE ET, YOKSA TÜRK TASFİYE EDİLECEK!
Her Kürt, PKK’lı bölücü değildir. PKK’yı Kürt’ün temsilcisi yapan, devlete ve vatana ortak eden, yanına Arap ilavesi yapan; etnik kimliklerden yeni millet ihdas eden her siyasiyi Türk milleti tasfiye edecektir. Aksi, Türk’ün, Türkçenin, Türk vatan ve devletinin tasfiyesidir. Sevr’in intikamı ile gelen, Lozan’a sahip çıkmayan bu suça ve vebale ortaktır. Bunu yapanlar, gaflet, dalalet hatta ihanet içindedir. Irak’ta, Suriye’de Türkler insafsız, acımasız biçimde ya yok kabul ediliyor ya da yok edilirken; esameleri bile okunmazken, bombalanıp gönderilen sığınmacılar Türkiye’ye ortak ediliyor. Sevr dillendirilip, Lozan’a alçakça hücum ediliyor. Konuşması gereken sahadaki kurtarıcılar sessiz, dilini yutmuş rolü oynuyor.

Siyasetin BOP figüranı guguk kuşlarını derin bir endişe ile izliyoruz. Hiç kimse sorumluluktan kaçamaz, topu taca atamaz.
DEM (PKK)’ye koltuk için taviz veren, DEM’den farklı siyaset dili olmayan, aynı familya siyasileri Türk milleti hep birlikte defterden silecektir.

PKK İLE MÜCADELE ZAFERDİR, MASADA KAYBEDİLEMEZ!
Bebek katili ve PKK’lı teröristleri “Terörsüz Türkiye” ifadesi bile kesmedi, rahatsız etti. Yerine “Kardeşlik ve Dayanışma” olarak değiştirildi. İlki “barıştı”, yenisi “kardeşlik” oldu. Hakim sanığa sormuş:
— İsmin nedir?
— Mülayim.
Hakim de demiş ki:
— Sert olsan ne yazar?

Bugün yürütülen ve dikte edilen süreçte 50.000 kişinin ölümüne sebep olan katiller, barış meleği olsa ne yazar? Terörist, teröristtir. Türk milletine barış, kardeşlik, dayanışma cümleleri ile ambalaj edilip cilalanıp şirin gösterilip servis edilse de her yaratık kendi misyonuna rücu eder.

Bu proje, BOP, ABD, AB ve Büyük İsrail projesinin Sevr’in güncellenmesidir. PKK; Lozan’a alçakça saldıran, Sevr’in kavgasını veren, Kürdistan peşinde koşan, asla pişmanlık duymayanlarla… Hangi barış? Hangi kardeşlik? Bunun katliam yapan Yunan’ın isteklerini ciddiye almaktan farkı var mı?

PKK; emperyalistlerin Truva atı, taşeronu, kanlı figüranıdır. Terörle mücadele; polis ve askerle yapılan mücadele zaferle neticelenmişse, masada peşkeş çekmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.

BU YOL ÇIKMAZDIR!

Açılımda “Barış ve Kardeşlik”

Açılımda “Terörsüz Türkiye”, PKK (DEM) itirazı üzerine “Kardeşlik ve Dayanışma” olarak değiştirildi.
Barışı, kardeşliği dinamitleyen, trilyonları heba eden bu alçak katil sürüsünü ciddiye almak, Türk milletinin, devletinin, vatanının geleceğini tehlike altına sokmaktır.

Bu yol çıkmazdır; sonu hep kan ve gözyaşı getirmiştir. Terörle mücadelede başarılı olan kahramanların kanına, canına, emanetine yapılan büyük bir haksızlıktır.

Terör örgütü KCK-PKK’nın üst versiyonu; Irak, İran, Suriye’den tasfiye olmadıkça bütün bu uğraşlar, siyasi flörtler, gayrimeşru ABD, AB, İsrail ve BOP kuklası Kürdistan’a yol açmaktır.

Savaşan, şehit olan asker, sivil, polis, öğretmenin vb. manevi sorumluluğu çok ağırdır. Masada sonuç alınmalı; diplomatik başarı, devletin ve siyasetin boynunun borcudur.
ABD, AB, İsrail ve PKK talepleri değil, şehit ve gazilerin dediği yapılır.

Türk’ten başka millî kimlik, Türkçeden başka ana dil, Türkiye’yi böler. Türk ve Türkçe giderse Türkiye gider!
Türk; ırk, soy ötesi her etnik kökene mensup vatandaşımızın millet adı, millî kimliğidir. Etnik kökeni ne olursa olsun her insanımız eşit, birinci sınıf insandır. Aksi bölücülüktür.

İLK AÇILIM “BARIŞ VE KARDEŞLİK”, YENİSİ “TERÖRSÜZ TÜRKİYE” – FARK?
ABD, İngiliz ve müttefikleri Sevr ve Mondros ile Osmanlı’ya diz çöktürüp ülkeyi işgal ettiler. Kurtuluş Savaşı ve Lozan ile Atatürk öncülüğünde Türk milleti cevap vermiştir. ABD, Lozan’ı kabul etmeyip Sevr peşinde, taşeronu PKK ve türevleri görevli, aynı hedef peşindedir.

PKK talepleri “Terörsüz Türkiye” ambalajı ile servis edilip, algı operasyonu cilalı cümlelerle Türk devletine yeni ortaklar getiriliyor. Şimdilik Arap, Kürt vb. Türkçe tek dil olmaktan çıkarılıyor.

Bu zaten Kürtçe, Arapça eğitim masrafı bile devleti çökertir. Bu proje, Lozan’ı kabul etmeyen ABD’nin Sevr’i hayata geçirme projesidir.

AKP ve Cumhur İttifakı bunu milletten kaçırırken, PKK-DEM açıklama yapıyor ama hiçbir itiraz, karşı açıklama yok. Komisyon kurarak buna kılıf bulma peşindeler.

Ama Türk milleti uyanıyor! Demek ki sığınmacılar bunun için bombalanarak demografik istilaya uğradık.

Diğer taraftan PYD, ABD silahları ile donatıldı. Caydırıcı, diplomatik, uluslararası hukuk açısından haklı itiraz ortaya konamadı. Türkiye bu konuda seferberlik ilan etmeli, diklenerek dik durmalı, şehitlerin mübarek kanının bedelini masada almalıydı.

Ama zaaflar üzerinden hep geri vites yapılarak Türkiye ateş çemberine alındı. PKK-ABD istekleri birinci açılımda “barış, kardeşlik”; yeni açılımda “Terörsüz Türkiye” diye gizemli cümlelerle servis ediliyor.

İtiraz edenlere aba altından sopa gösterilip, sesi kesilmek isteniyor. İşler oldu bittiye getirilmek isteniyor.

İsrail ve ABD ile komşu olduk. Burada bile nal topladık. Suriye üçe bölünmek üzere. Türkmenler yok kabul edildi. İsrail, ülkenin hakimi oldu. Sevr’in dayattığı Büyük Kürdistan’ın Suriye ayağı kurulmak üzere.

Evet, Suriye’de kim kazandı artık belli. Yazık ettiniz Suriye’ye, bölgeye ve Türkiye’ye.

Demirel, Türkeş, Erbakan, Ecevit ve Yazıcıoğlu vb. hiçbiri dün ne demişse ömrünün sonuna kadar aynı çizgide ömür tüketmiştir.
Sahi, yaşadıkları her döneme bakalım: hep aynı tutarlılık ve aynı çizgi.
Ya bugün?

UYARILAR SÜRÜYOR. UYANMAYAN, SESİNİ ÇIKARMAYANIN İKİ ELİMİZ İKİ CİHANDA İKİ YAKASINDADIR.

Maliye Bakanlığı Emekli Müsteşarı ve Bütçe ve Mali Kontrol Eski Genel Müdürü Ertuğrul Kumcuoğlu’nun değerlendirmesi:
“Kamusal bütçe hazırlama ve uygulama işine yıllarını vermiş bir maliyeci olarak açıkça ifade ediyorum. Türkiye, mevcut koşullarda ve görünür gelecekte, Öcalan ve kamufle PKK kanadının istediği ana dilde Kürtçe eğitimin mali yükünü kaldıramaz. Kısa zamanda, bölünmeyi beklemeksizin çöker.”

UYARILAR SÜRÜYOR, UYANMAYAN, SESİNİ ÇIKARMAYANIN İKİ ELİMİZ İKİ CİHANDA İKİ YAKASINDADIR.

Maliye Bakanlığı Emekli Müsteşarı ve Bütçe ve Mali Kontrol Eski Genel Müdürü Ertuğrul Kumcuoğlu’nun değerlendirmesi:

“Kamusal bütçe hazırlama ve uygulama işine yıllarını vermiş bir maliyeci olarak açıkça ifade ediyorum: Türkiye, mevcut koşullarda ve görünür gelecekte, Öcalan ve kamufle PKK kanadının istediği ana dilde Kürtçe eğitimin malî yükünü kaldıramaz. Kısa zamanda, bölünmeyi beklemeksizin çöker.”

BAYRAĞI, TOPRAĞI ÖPMEYENE TÜRK’ÜN EKMEĞİ, VATANDAŞLIK VE ŞEHİDİN KANI HARAM OLSUN!

Bu ülkenin toprağını, bayrağını kabul edip baştacı etmeyeni, öpmeyeni, İstiklal Marşı’nı söylemeyeni asla bu ülkenin vatandaşı yapamazsınız. İşte el üstünde tutmamız gereken, toprağı bayrağı öpenlerdir. Bayrakla, devletle, vatanla sorunu olanla bir arada yaşanmaz. İşte bunu fark edemeyenler bir gün derin ihanetle sarsılır, sırtından hançerlenir. Türk milletinin sırtı hançer yaraları ile doludur. Kabristanlar, ülkenin ve gönül coğrafyamızın, Turan yurtlarının tamamı, kabir yeri belli olmayan mazlumlar mezarlığıdır.

Terörle mücadelede Türk devleti ve milleti başarılı olmuş, terörün kökünü kazımıştır. Şehit ve gaziler verdik: “Terörsüz Türkiye”

KOMİSYONU DEĞİL, YANGINLARI SÖNDÜRÜN!

Yangınlar acil söndürülmeli, tekrarlamaması için tedbir alınmalıdır. Engel olamamak utanç vericidir. Başaramayan, mazerete sığınmadan emaneti millete iade etmelidir.

Ülke yanıyor, yetkililer dilini yutmuş, her yaz ülke acıya boğuluyor. Geleceğimiz yanıyor; çaresizlik, çapsızlık ve kifayetsizlik ilahî takdir, kader diye sunuluyor. Ülkenin kangren hâline gelmiş, çözüm bekleyen böyle yığınla sorunu varken, küresel çetelerin bölgeyi dizayn etmesinin bedelini Türk milleti ödeyemez. Emperyalist BOP’çu eşkıyanın gündem dayatması artık son bulmalıdır. Türkiye’nin yaşadığı ağır sorunların temelinde bu emperyalist alçak dayatma faturası vardır. Bu kader değildir.