Sürekli iş yemeğinde önemli anlaşmalar imzalamak, açılışlar, davetler, seyahatler, hepsinden önemlisi iş stresi yeme-içme ve egzersiz düzenini bozuyor. Kilolar üst üste biriktiğinde ise, aslında ne kadar formda gözükmenizi beklediklerini anlıyorsunuz. Aşırı kilo almış ve diyetten sonuç alamayan kişiler için en iyi seçenek olan obezite cerrahisini, bu alanda uzmanlaşan ve başarılı cerrahi operasyonları ile tanınan Doç. Dr. Halil Coşkun anlattı.
İş yaşamı fuarları, lansmanları, farklı şehir ve ülkelere gezileriyle bitmeyen bir yoğunluk getiriyor. Bu koşturmaca içerisinde sağlıklı beslenmeye ve egzersize vakit ayırabilmek hiç kolay değil. Günün büyük bölümünü bilgisayar başında çalışarak geçirenler, zaman darlığı nedeniyle sürekli arabada ya da uçakta oturmak durumunda olanlar ise kontrol edilemeyen stresin getirdiği yanlış yeme alışkanları ve hareketsizlik nedeniyle kilo alıyor. Öte yandan iş dünyası, özellikle her gün çok sayıda insana konuşan, daima göz önünde olan, davetlerden açılışlara giden yöneticilerden, son derece şık ve formda görünmelerini bekliyor. Bu baskı bile aşırı yeme sebebi… Kilolar biriktiğinde ise çare, obezite tedavisinde. Doç. Dr. Halil Coşkun iş dünyasında kilo aldıran etkenleri ve obezite tedavisini anlattı.
Obezite cerrahisi alanında 1500’ü aşkın başarılı ameliyata imza atan Doç. Dr. Halil Coşkun, iş dünyasında özellikle orta kademe yöneticilerin kilo ve aşırı kilo sorunuyla karşı karşıya kaldıklarını söylüyor. “Çalışma hayatına, sağlıklı beslenme ve spor alışkanlıklarını adapte etmek her zaman mümkün olmuyor. Stres ve başarı baskısı gibi nedenlerle artan kilo artışını, iş hayatına yeni girenlerde ve orta kademeli yöneticilerde daha fazla görüyoruz. Kilolu ya da aşırı kilolu ayırımını Vücut Kitle İndeksi’nden yararlanarak yapıyoruz. Bu indekse göre 18-25 arasında olanlar normal kilolu, 25-30 arasındaki kişiler fazla kilolu, 30 ve üzeri olanlar aşırı kilolu ya da obez olarak tanımlanır. Obezitede temel sorun, kilo ile birlikte yandaş hastalıkların da artmasıdır. Kilolar, diyabet, tansiyon, kalp hastalıkları ve karaciğer yağlanması gibi pek çok sağlık sorununa neden oluyor. Kanser türleri ile fazla kilo arasında da önemli bir ilişki var” diyor ve ekliyor:
“Uyku sorunları, bedeni taşımakta zorlanan dizlerdeki sakatlanmalar hastaların en fazla şikâyet ettiği konular arasında yer alıyor. Kilo yükseldikçe kişinin egzersiz yapması ve yediklerini kontrol etmesi zorlaşıyor. İş dünyasından bize ulaşanlar, çoğunlukla zayıflamayı pek çok kez denemiş ama başaramamış, yakın zamanda önemli sağlık sorunları geçirmiş ya da çabuk yorulmaktan şikâyet eden kişiler oluyor. Diyet ve egzersizle zayıflayamayanlar için cerrahi yöntemler kilo vermeyi kolaylaştırıyor. İş dünyasında, özellikle yönetici pozisyondaki kişilerin, hızlı ve kesin yöntemlere ihtiyacı olduğu düşünüldüğünde obezite cerrahisi pek çok kişi için gerçekten memnun edici sonuçlar vermekte. Ayrıca eksilen her kiloda, kişinin diğer hastalıklarında da çok önemli oranda iyileşme sağlanıyor”.
Katlanan Kilolar ve Bumerang Etkisi: Yemekten kalkalı bir saat olmadan kendinizi yeniden ‘Ne yesem?’ diye düşünürken ya da bir şeyler atıştırırken buluyorsanız bu durum, tabağınızı yanlış yiyeceklerle doldurduğunuzun göstergesidir. Lezzeti nedeniyle tercih ettikleriniz karnınızın hızla acıkmasına neden olabilir. Kimi zaman da bedenin verdiği sinyali yanlış yorumlarız. Çalışırken bolca tükettiğiniz çay ve kahve gibi içecekler ağzınızın ve midenizin tadını kaçırdığında, yeniden bir şeyler yemek yerine su içmeyi deneyebilirsiniz. Daha da iyisi, fazla çay kahve tüketmek yerine masanızda bir şişe su bulundurmak ve eliniz fincana uzandığında su içmektir. Artan kilo nedeniyle diyet ve egzersiz programlarına uymakta zorlananlar, içinden çıkılması zor bir sürece girerler. Yedikçe yeme ihtiyacı ve azalan hareket etme kabiliyetiyle tıpkı bir bumerang gibi her seferinde başlangıç noktasına geri dönenler için obezite cerrahisi, en iyi seçenek olabilir.”
Doç. Dr. Halil Coşkun, tedavi sürecini şu sözlerle açıklıyor: “Kilo kaybı sağlamak için diyet, egzersiz, yaşam tarzı değişikliği, ilaç tedavisi gibi çeşitli yöntemler bulunur. Bu yollar denenmiş ve bir sonuç alınamamışsa endokronoloji uzmanı tarafından yapılacak incelemelerle kilo vermeye engel bir durum olup olmadığı incelenir. Kişinin durumu ve var olan hastalıkları değerlendirilerek obezite cerrahisi uygulamalarını da içeren bir tedavi planı oluşturulur. Obezite cerrahisini, Vücut Kitle İndeksi 40’ın üzerinde olanlarda ya da Vücut Kitle İndeksi 35-40 arasında olup hipertansiyon, uyku apnesi gibi yan hastalıkları bulunanlarda tercih ediyoruz. Tüp Mide, Gastrik Bypass ve Mide Balonu gibi cerrahi uygulamalarla yüz güldüren sonuçlar alıyoruz. Kilo kaybıyla birlikte Tip 2 Diyabet, Kolesterol, Karaciğer Yağlanması ve Hipertansiyon gibi kiloya bağlı sağlık sorunlarında da iyileşme sağlanıyor”.
Obezite Cerrahisi Mucize Yaratamaz!
Bariatrik Lab’dan Doç. Dr. Halil Coşkun, obezite cerrahisinin sağlık üzerinde olumlu etkiler yaptığını vurgularken, bu tedavinin bir mucize gibi algılanmaması gerektiğinin de altını çiziyor: “Cerrahi yöntemlerle midenin yüzde 85’i küçültüldüğünde ya da 1,5-2 litrekapasitesi olan midenin içerisine balon yerleştirildiğinde kilo vermek kolaylaşır. Hayatlarında belki de hiç ideal kilosuna ulaşamamış kişiler için 50-60 kilo vermek, bir senede fazla kilolarının büyük kısmından kurtulmak çok sevindiricidir. Ancak eski yaşam biçimine dönüldüğünde kilo alma süreci başlayacaktır. Bu nedenle ideal kilosuna ulaşan kişiler, mutlaka bir bariatrik diyetisyen kontrolünde olmalı; sağlıklı beslenmeyi ve egzersizi yaşam tarzı haline getirmelidir.”.
İş Dünyası Nasıl Şişmanlıyor?
- Terse Dönen Beslenme Düzeni: Sağlık için güne güçlü bir kahvaltıyla başlayıp geceyi hafif yiyeceklerle sonlandırmak gerekir. Kahvaltıyı ve öğle öğününü geçiştirenler, iş çıkışından yatana kadar bol kalorili yiyeceklerle yanlış şekilde beslenirler.
- Stres: İş hayatının getirdiği gerginlik, bazılarının yemek yemeyi unutmasına bazılarının da sürekli bir şeyler tüketmesine neden oluyor. Strese bağlı yeme bozukluklarında mutlaka stresin kaynağına yönelik bir çözüm aranmalıdır.
- Seyahatler ve İş Yemekleri: Kârlı bağlantıların kurulduğu fuarlarda ya da iş toplantılarda bir müşteriyle konuşmak yerine ‘Karnım acıktı’ diyemezsiniz. Kaçırılan yemek saati, günün sonunda bol kalorili yiyecekler ve alkollü içeceklerle telafi edilir. Sağlığa verilen zararın telafisi ise çoğu zaman daha zordur. Aynı gün üst üste uzun iş yemeklerine katılmak zorunda kalanlar ise çareyi yemeklerle oyalanmakta bulup gereken miktarların çok üzerine çıkabilir.
- Hareketsizlik: İster sürekli aynı ofiste çalışın ister yılın 200 gününü başka ülkelerde geçirin, egzersiz yapmadan sağlığınızı koruyamazsınız. İş seyahatine çıkarken yanınıza spor ayakkabılarınızı almayı unutmayın. Günlük planınızı mutlaka spor saatinizi ayırarak yapmaya özen gösterin.