DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen, İstanbul’daki okul binalarının deprem güvenliği ve mesleki eğitim altyapısındaki eksiklikleri gündeme getirdi. “Bir yanda güçlendirme bekleyen riskli binalar, diğer yanda 90’ların teçhizatıyla eğitim veren laboratuvarlar var” diyen Esen, “Bu, çocuklarımızı hem depreme hem geleceğe karşı savunmasız bırakmaktır” dedi.
DEVA Parti’li Vekil Esen, 2014–2025 döneminde yürütülen bina bazlı risk taramalarının, güçlendirme çalışmalarının ve yeniden yapım ihalelerinin şeffaf biçimde açıklanmadığını hatırlattı. Esen, İhale süreçlerinde yaşanan gecikmelerin öğrencileri ikili eğitime, uzun ulaşım sürelerine ve kalabalık sınıflara mecbur bıraktığını belirtti. Esen, “Deprem bölgesinde yaşadığımız acı deneyimlerden sonra okul binalarındaki risk haritalarının gizli kalması kabul edilemez” dedi ve bakanlıktan, ilçe bazında riskli okul listesi, geciken projelerin gerekçeleri ve kamu zararı tespit edilen uygulamaların kamuoyuna açıklanmasını istedi.
Geleceğin meslekleri için güncel atölyeler
Esen, aynı önerge kapsamında İstanbul’daki mesleki ve teknik Anadolu liselerindeki laboratuvarların teknolojiye uyum oranını ve yeşil dönüşüm yatırımlarını da sordu. Esen, “Mesleki eğitim, sanayiyle rekabetin anahtarıdır. Ancak bugünkü laboratuvarlar çocuklara 2030’un değil, 1990’ın teknolojisini öğretiyor” şeklinde konuştu. Esen, 2021–2025 arasında ayrılan mesleki eğitim bütçesinin yalnızca yüzde 62’sinin harcanabildiğini hatırlatarak, “Bu kaynaklar doğru kullanılmadıkça Türkiye’nin geleceği güçlendirilemez” ifadelerini kullandı.
“Deprem dayanıklılığı kadar dijital dayanıklılığa da ihtiyacımız var”
Esen, “Okulların güvenliği yalnızca bina güçlendirmesiyle ölçülmez; çocukları çağın becerileriyle donatmak da bir güvenlik meselesidir” diyerek sözlerini tamamladı.
Kapsayıcı Eğitimde Derin Eşitsizlik
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen, İstanbul’daki özel gereksinimli çocukların eğitim sisteminde karşılaştığı yapısal eşitsizlikleri de meclis gündemine taşıdı. Esen, Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde (RAM) randevu bekleme sürelerinin ayları bulduğunu, öğretmen ve gölge personel açığının hâlâ kapatılamadığını vurgulayarak; “Bir çocuk özel eğitim için aylarca bekliyorsa, o bekleyiş yalnızca bir randevu değil, bir hak kaybıdır” dedi.
Kapsayıcılık kâğıt üzerinde kaldı
İstanbul’daki özel eğitim öğretmeni ve destek personeli eksikliğinin, bireyselleştirilmiş eğitim planlarının (BEP) uygulanmasını zorlaştırdığını belirten Esen, “Kapsayıcılık kâğıt üzerinde kaldı. Uygulamada ise çocuklar sistemin dışında kaldı.” dedi. Esen, RAM’lerin ilçe bazlı erişim yoğunluğunun kamuoyuna açıklanmasını, özel eğitim öğretmeni ve gölge öğretmen atama planlarının şeffaflaştırılmasını istedi.
Belediyeler ve STK’lar devreye girmeli
Esen, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarıyla yürütülen erken çocukluk taramaları ve geçiş programlarının (okul öncesi–ilkokul, ilkokul–ortaokul) etki analizlerinin paylaşılmadığını belirtti.
“Bu çocuklar yalnızca özel gereksinimli değil, özel ilgiye, özel kamusal sorumluluğa gereksinimli” diyen Esen, İstanbul’da 2022–2025 dönemi çıktı raporlarının yayımlanmasını talep etti.
“Eğitim bir ayrıcalık değil, haktır”
Esen, “Eğitim bir ayrıcalık değil, haktır. Her çocuk bu hakkı eşit biçimde kullanabilmelidir” diyerek Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e şu çağrıyı yaptı: “RAM kapasitesi, öğretmen istihdamı, yardımcı teknoloji ve BEP uygulamaları bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bu alanlarda gecikme, doğrudan çocukların hayatında kayıp yaratır.”