Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Hemşeri STK’ları Siyasetin Arka Bahçesi midir?.

Hemşeri derneklerinin siyasallaşması, imar rantı, göç, gecekondu gerçeği ve STK’ların

Hemşeri derneklerinin siyasallaşması, imar rantı, göç, gecekondu gerçeği ve STK’ların toplumdaki rolü üzerine Sabri Şenel’in eleştirel köşe yazısı. Türkiye’de hemşeri STK’larının neden siyasetin arka bahçesi hâline geldiğini analiz ediyor.

Türkiye’nin Kuzeydoğu, Güneydoğu ve İç Anadolu bölgelerinden büyük şehirlere yönelen göç, kader mahkumu hâline gelen Türk insanını yıllarca kendi göbeğini kendi kesmek zorunda bırakmıştır. Büyük şehirlerde barınma sorunu yaşayan vatandaş, sonunda gecekondu sahibi olmaya mecbur kalmıştır. Çünkü yasal yolu açamayan taşra siyasetçileri, vatandaşın sırtından makam sahibi olurken çözüm üretmemiş, vatandaş ise kendi çözümünü kendi bulmuştur.

“Dünyada mekân, ahirette iman” anlayışının bir yansıması olarak insanlar, başlarını sokacak bir gecekondu için aracılara, tefecilere, komisyonculara para ödemek zorunda kalmıştır. Devletin üretemediği çözüm; siyasetçinin acziyeti, kifayetsizliği ve ihmali sonucunda ortaya çıkmıştır. Eğer devlet, bu gelişigüzel yapıların bulunduğu alanları sahiplerine satsa, örnek projeler önersе, önce altyapıyı götürseydi bugün dededen toruna uzanan mülkiyet sorunları yaşanır mıydı?

Ne yazık ki devlet, kifayetsiz siyasetçilerin yüzünden vatandaşın gerisinde kalmıştır. Üstelik vatandaşın bulduğu çözüm, değişen imar yasalarıyla elinden alınmış; imar rantını yönetmek ise yerel ve genel siyasetin insafına bırakılmıştır. Bu rantın yönetilmesinde zaman zaman iktidar ve muhalefeti bile şaşırtan işbirlikleri görülmüş, vatandaş ise çoğu zaman farkına bile varmamıştır. Tereyağından kıl çeker gibi iş görenler, “iş bilenin, kılıç kuşananın” sözünün adeta bir yansımasıdır.

Yoğun göçle büyüyen büyükşehirlerdeki varoşlar ve şehrin gelişme akslarındaki ilçeler, imar rantının gözdesi hâline gelmiştir. Eski Türkiye’nin siyasetçileri, aslında vatandaşa dolaylı bir gecekondu fırsatı sunmuş; düzensiz yapılaşmaya rağmen insanlar mülk sahibi olmuştur. Bugün o gecekondu bölgelerinin sahipleri servet sahibi olsa da dönemin siyasetçileri eleştirilirken kimse sesini çıkarmamakta, vefasızlık da burada ortaya çıkmaktadır.

Hemşeri dernekleri ise yaşadıkları şehirdeki haksız, hukuksuz ve adaletsiz paylaşımlara karşı vatandaşın kendini ifade edebildiği bir zemin olmuştur. Bu dernekler; hem sıla ile bağ kurmak, hem yaşanılan kentin sorunlarına çözüm üretmek, hem de kültür, yardımlaşma, dayanışma ve iletişim köprüsü görevini üstlenmek amacı taşır.

1990’lı yıllarda hızla yaygınlaşan hemşeri dernekleri, köy, belde, ilçe ve il bazında örgütlenmiş; neredeyse kurulmamış il STK’sı kalmamıştır. Siyasi partilere eşit uzaklıkta olması gereken bu yapılar, zamanla iktidar ve muhalefet partilerinin arka bahçesi hâline gelmiş; düzenlenen sosyal faaliyetler, siyasilere itiraf ve iltifatların abartılı bir şekilde sunulduğu ortamlara dönüşmüştür.

Bu dernekleri bir sıçrama tahtası gibi kullanarak parti yöneticiliklerine, meclis üyeliklerine geçiş yapmaya çalışanlar olduğu gibi, tam tersine “tav olayım derken av olanlar”, suya düşenler, karizmasını çizdirip madara olanlar da olmuştur. Milletvekilleri, mülki amirler, belediye başkanları gibi koltuk sahiplerine “sayın” ile başlayan gereksiz övgüler yağdırmak, yağcılığa, yalakalığa ve taklacılığa dönüşmekte; sosyal medyada paylaşılan bu fotoğraflar hem komik hem de üzücü görüntüler ortaya koymaktadır.

Saygı ve misafirperverlik ile bu davranışlar arasındaki ince çizgiyi ayırt edemeyenler, hem kendilerini hem de ait oldukları hemşeri çevresini rencide etmektedir. Bu durum, Türk insanının onurlu duruşuna ve kitabın ortasından konuşan tavrına aykırıdır.

Siyasilerin bu davranışlara prim vermesi ise diğer temsil makamlarına kötü örnek oluşturmaktadır. Orduya, adliyeye, kışlaya ve okula siyaset girmemelidir. Buna STK’lar ve muhtarlıklar da dâhildir. Çünkü seçilmişler, oy verene değil, her vatandaşa hizmet etmekle yükümlüdür. Aykırı tavırlar ne insani, ne millî, ne İslami ne de vicdanidir.

Lütfen siyasi kollarınızı ve kanatlarınızı partiler üstü alanlardan çekiniz. Kamu yöneticisinin imtiyazlı bir partisi olamaz. Türk milleti, her bir ferdiy­le hizmetlerin en güzeline layıktır. Siyasi hesaplar uğruna toplumsal zemini germeyiniz. Sosyal ve siyasal iklim hepimize lazımdır; bu iklim çoraklaşmasın, aksine insanları birleştirsin.

Reklamı Geç