Gelişen teknolojiyle birlikte hayatımıza giren elektrikli araçlar, çevreci özellikleriyle geleceğin ulaşım tercihi olarak gösteriliyor. Ancak, bu dönüşümün altyapısı henüz hazır değilken, özellikle toplu yaşam alanlarında ortaya çıkan bazı uygulamalar ciddi güvenlik zaaflarına yol açıyor. Sessizce yaygınlaşan bu tehlike, çok katlı konut sitelerinin otoparklarında adeta bir saatli bomba gibi çalışıyor.
Günümüzde birçok site sakini, kendi otopark alanına bireysel girişimle şarj panosu yerleştirerek elektrikli araçlarını akşam saatlerinde şarj etmeye başladı. İlk bakışta çevreci ve modern bir çözüm gibi görünse de, bu uygulama ne yazık ki ne mevcut elektrik altyapısı tarafından destekleniyor ne de hukuki ve teknik denetimlere tabi tutuluyor.
Unutulmamalıdır ki, ülkemizdeki sitelerin çoğu inşa edilirken elektrikli araçlara yönelik herhangi bir altyapı planlaması yapılmamıştır. Özellikle akşam saatlerinde, konutlarda en yoğun elektrik kullanımının yaşandığı zaman diliminde bu panolar devreye girmekte, site içi tesisatlar ve dağıtım şebekeleri ciddi biçimde zorlanmaktadır. Bu da, sadece tesisat arızalarıyla değil, yangın gibi can ve mal güvenliğini tehdit eden durumlarla da karşı karşıya kalmamıza sebep olabilir.
Daha vahimi ise bu sistemlerin çoğunlukla herhangi bir mühendislik denetimi, proje onayı veya resmi izin olmadan kuruluyor olmasıdır. Elektrik panolarına yapılan bu müdahaleler, yalnızca yönetimsel bir sorumsuzluk değil, aynı zamanda yasal bir ihlaldir. Bugün bir vatandaş evinin balkonuna ısıtıcı için doğalgaz hattı çekecek olsa İGDAŞ’ın izni olmadan hareket edemez. Hatta böyle bir durumda gazı derhal kesilir, ağır cezalarla karşılaşılır. Benzer şekilde, evinizin önüne bir musluk yerleştirip araç yıkamak isteseniz, İSKİ’den anında müdahale gelir. Ancak aynı hassasiyet, çok daha tehlikeli olan elektrik tesisatı söz konusu olduğunda gösterilmemektedir. Bu nasıl bir çelişkidir?
Enerji Bakanlığı, TEDAŞ, AYEDAŞ gibi kurumların bu konuda sessiz kalması anlaşılır değildir. İlla ki bir faciayla mı uyanacağız? Site yönetimlerinin de bu gayriresmi ve riskli uygulamalara göz yumması büyük bir ihmalin göstergesidir. Hangi mantıkla, herhangi bir teknik kontrol olmaksızın, site içerisindeki ortak elektrik panosuna bireysel müdahaleye izin verilir?
Bu noktada konuyu bir benzetmeyle açıklamak isterim: Bugün benzinli bir araç sahibi, otoparkta aracının yanına bir varil benzin koysa, kim izin verir? Herkes bu uygulamanın ne kadar tehlikeli olduğunu fark eder. Ancak elektrikli araç şarj panolarının, gerek yangın riski gerekse çocukların güvenliği açısından çok daha ciddi bir tehdit oluşturduğunu fark edemiyoruz. Bu, bilgi eksikliğinin ve farkındalık yoksunluğunun bir sonucudur.
Enerji dönüşümüne karşı değilim, aksine destekliyorum. Ancak dönüşüm, plansız, başıboş ve denetimsiz şekilde gerçekleşirse, çevreci bir adım olmaktan çıkıp kamusal bir güvenlik tehdidine dönüşür. Şarj altyapıları mutlaka mühendislik esaslarına uygun, merkezi sistemlerle ve lisanslı firmalar aracılığıyla kurulmalıdır. Aksi takdirde bugün görmezden geldiğimiz bu tablo, yarının manşetlerinde acı bir haber olarak karşımıza çıkabilir.
Buradan açıkça çağrıda bulunuyorum: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na, TEDAŞ’a, AYEDAŞ’a, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na, ilgili belediyelere, yapı denetim kuruluşlarına ve tüm site yönetimlerine sesleniyorum: Bu kontrolsüz şarj sistemleri derhâl sökülmeli gerekli yasal düzenlemeler acilen yapılmalıdır.Aksi takdirde yaşanacak bir felaketin vebali, yalnızca dikkatsiz kullanıcıların değil, sorumluluk alması gereken kurumların da omuzlarında olacaktır. Gelin, bu kez bir faciayı beklemeden harekete geçelim. Çünkü elektrik affetmez.