İnsan hayatında başarının anahtarı; zeka sahibi olmak ve çalışkanlık mıdır, yoksa kurnazlık ve fırsatçılık mı? Bütün insanlık için sorulabilecek bu çok yalın ve temel sorunun cevabı, düşünüldüğü kadar basit değildir ve içinde bulunulan bağlam ve ortama göre değişir.
Öncelikle burada zeka ile kurnazlığın birbirinden farklı olduğunu vurgulamamız gerekir. Zeka, zihnin öğrenme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneği iken; kurnazlık, sıra dışı yollarla ve yeri geldiğinde hile ve aldatmaca ile kestirmeden sonuca ulaşma becerisidir.
Örneğin; çocukluktan itibaren, öğrenim gördüğümüz sınıflarda, genel olarak birbirinden farklı kişilik özelliklerine sahip iki tip öğrencinin varlığına tanık olmuşuzdur.
Birincisi; derslerine düzenli çalışan, empati gücü yüksek, özverili, zeki, disiplinli, kurallara saygılı, uslu, sınavlarda başarılı notlar alan, yalan söylemeyen, hakkına razı olan, verilen görevi titizlikle yapan ve kimseye zarar vermeyen kişi…
İkincisi ise; derslerine çalışmayan, pek zeki olmamakla birlikte kurnaz ve fırsatçı, işten kaytaran, çıkarcı, başı sıkıştığında yalan söyleyebilen, kurallara uymayan, her şeyin bir yolunu bulan, sınavlarda kopya çekebilen, bir şey dağıtıldığında herkesten önce koşup kapan kişi…
Herkesin zihninde karşılığı olan bu iki tip çocuğun, hayatın daha sonraki aşamalarında ne tür birer yetişkin insana evrileceklerini, başarı ve kariyer yolculuğunda nerelere geleceklerini tahmin etmek zor olmasa gerek..
Şüphesiz bu iki farklı yapıdaki insanın gelecekteki durumları, büyük ölçüde içinde doğup yetiştikleri toplumsal ve siyasal ortam; kültürel ve ahlaki değerler, ekonomik yapı ve üretim sistemi, hayat felsefesi, hukuk düzeni, siyasi ve idari sistem altyapısı temelinde şekillenecektir.
Yetişkin birey iş yaşamında ve sosyal hayatında da bu minvalde ilerleyecektir. Yaşam boyu devam edecek olan bu gidişat her defasında aynı temel odaktan hareket edecektir. Toplumsal olgular kişilik özelliklerini geliştirecek, iyiyi daha iyi kötüyü daha kötü noktalara taşıyabilecektir.
Özetle, sistemli ve kurallı toplum, “stratejik zekayı;” sistemsiz ve kuralsız toplum “fırsatçı kurnazlığı” geliştirir. Ne yazık ki bu sınıflandırmaya göre, Türkiye’nin, fırsatçı kurnazlık kültürünün gelişip serpildiği, “olumsuz toplum ve sistem altyapısına” sahip bir ülke olduğu görülecektir.




YORUMLAR